Mimarlık Örgütlerinden Kamuoyuna Duyuru


21 Ocak 2022

T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü tarafından, “Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği”nin  “Yapı Projeleri” başlıklı 57. Maddesinin 2. fıkrasında değişiklik yapılarak, belli metrekareler üzerindeki bazı yapılar için, iç mimarlar tarafından hazırlanıp imzalanacak “iç mimari projesi”nin eklenmesi koşulu önerilmektedir. 

Bu değişiklik konusundaki ortak değerlendirmemiz özet olarak aşağıda sunulmaktadır:

Söz konusu değişiklik önerisi müelliflik ve telif hakları açısından sorunludur.

Eklenmesi önerilen iç mimarlık projesi, var olan bir mimarlık eserinin parçasıdır. Bu nedenle konu müelliflik ve telif hakları açısından değerlendirildiğinde,  5846 sayılı “Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu” ile çelişen, mimarların müelliflik haklarının ihlal edildiği durumlara neden olacaktır. Tasarımın herhangi bir kısmı mimarın sorumluluğu ya da yetki alanı dışına çıkartılamaz.

Mimarlık iç ya da dış olarak tanımlanabilecek bir disiplin değildir.

Mimari tasarım bir bütündür. Farklı aktörlerin, değişik ölçeklerde, farklı bilgi ve uzmanlık gerektiren konularda, çok boyutlu iş birliği, iletişimi ve eşgüdümüyle, içinde estetiği, işlevselliği, sağlamlığı, sürdürülebilirliği ve her türlü toplumsal, çevresel duyarlılığı bir arada içerir. Binaların tasarımı iç-dış gibi bir ayrıma konu edilemez. Mekânı oluşturan bileşenlerin tümü beraberce düşünülür, birbirlerini tamamlar ve destekler. Mimari tasarımın temelinde, büyük ölçekten küçük ölçeğe yayılan bir tasarım yaklaşımı,  bütüncül bir kavrayış ve mekânsal düzenleme fikri yatmaktadır. Mimari ürün, kent ve çevre bağlamından başlayan, uygulama detaylarına varıncaya kadar kendi içerisinde tutarlı bir düşünceyi sergiler. 

Bu tutarlı bütünün elde edilme sürecinde birçok bileşen ve meslek alanı farklı görevler üstlenmekte, yasalar ve yönetmeliklerle tanımlanmış yetkilerle işverene, kamuya ve meslek örgütlerine karşı yasal sorumlu sıfatını taşımaktadırlar. Mimarlık hizmetinin yasalar, toplum ve meslek bağlamında tanımlanmış hakları, yetkileri ve sorumlulukları bu çerçevede tanımlıdır ve meşrudur. 

Önerilen değişiklik, Yönetmeliğin dayanağı olan İmar Kanununa uygun değildir.

İmar Kanunu’nun 22. Maddesine göre; yapı ruhsatı almak için yapı sahipleri tarafından ilgili idarelere yapılacak başvuruya eklenmesi zorunlu olan projeler; mimari, statik, elektrik ve tesisat projeleri olarak sıralanmaktadır. Teknik koşullar dışında, ‘estetik’ iç mekân tasarımı için ayrı bir proje hizmetini zorunlu hale getirmek mevcut İmar Kanununa aykırı bir düzenlemedir.

Bu kanunun, mimari mekânın tasarımı ve elde edilmesi sürecinin aktörlerinin yetki, sorumluluk ve hakları açısından tartışılması ve güncellenmesi bir zorunluluktur. Ancak bu tartışmanın, mesleklerimizi ve uzmanlıklarımızı ölçeklere ve metrekarelere sıkıştırarak, çok zor koşullar altında var etmeye çalıştığımız hak, yetki ve sorumluluk alanlarımızı, sonu ve faydası olmayan kimlik ve iş hacmi mücadelesine indirgeyerek yapılmamalıdır. Bu çatışma hali en çok örgütlülüğümüzü, birlikte düşünme ve üretme becerimizi hedef alanların işine yarayacaktır.

Sonuç olarak;

T.C. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, Mesleki Hizmetler Genel Müdürlüğü tarafından, “Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği” için önerilen değişiklik tasarımın, özgünlüğüne, yaratıcılığına, bütünlüğüne aykırıdır.  

Taslağın içeriği, hazırlanma ve kamu otoritesine sunulma biçimi, yapılı çevrenin tasarımı ve üretiminde yetki ve sorumluluk sahiplerinin hem eğitim hem de profesyonel yaşamda, her fırsatta dile getirdikleri, "mekânın ve mekân tasarımının bütünlüğü" ilkesine ters düşen tartışmalar açmaktadır. 

Yapılı çevrenin oluşumunda tasarım ve üretimin / uygulamanın ölçeklere sıkıştırılamayacağı, sorumluluk ve yetki alanlarını büyüklük veya boyut ölçüsünde tanımlamanın zorluğu malumdur. Profesyonel etkinliklere, ticari eylemlere konu olmakla birlikte bu süreçler, ekonomik, sosyal ve fiziksel olarak erişilebilir, sağlıklı, güvenli yaşam alanları sunma sorumluluğu ve hizmeti perspektifi ile ele alınmalıdır. 

Bu hizmeti sunan tüm meslekler ve ilgili aktörler, ülkemiz ekonomisinde büyük bir hacim kaplayan inşaat sektörünün koşullarına bağlı olarak, geçmekte olduğumuz ekonomik darboğazdan etkilenmektedir. Bu şartlar altında, meslek odalarının, üyelerini ve hizmet verme koşullarını korumak ve geliştirmek için girişimlerde bulunması da anlaşılır bir çaba ve meslek örgütü olarak gösterilmesi gereken bir sorumluluktur.

Tasarımın ve yapılı çevrenin üretiminin ölçekler arası geçirgenliği ve çok boyutlu yapısına bağlı olarak mimari üretimin her aşamasında kurmak ve sürdürmek zorunda olduğumuz iletişim, iş birliği ve eşgüdümü sektörün sorunlarının çözümü için bir zemin olarak görmekteyiz.  Tüm aktörlerin mesleki hizmetlerinin sürdürülebilir koşullarda sağlıklı biçimde devam edebilmesi, bu yolla hem bütün olarak tüm ölçek ve aşamalarda mimarlık hizmetinin hem de yapılı çevrenin kalitesinin artması için de inşa etmek hepimizin sorumluluğudur. 

Sadece mimarlık tarihi değil, sosyal ve ekonomik gelişmeler de nitelikli mekânın üretimi, bu eylemin bir hizmet olarak sunulmasının hukuki ve ekonomik koşullarının oluşturulması için birbirimize karşı değil birlikte, birbirimiz için mücadele etme sorumluluğumuz olduğunu göstermiştir.

Mesleğimizin saygınlığını arttırmaya çalıştığımız, uluslararası alanda yarıştığımız 21. yüzyılda, gelecekte meslek alanında haksız uygulamalara, yetki sorunlarına, indirgemeci yaklaşımlara, hukuksuz ve bilimsellik dışı düzenlemelere yol açabilecek, bir bütün olarak yapılı çevrenin kalitesine olumsuz etkisi olacak çalışmalar, lobi faaliyetleri ve uygulamalar kabul edilemez. 

Konu ile ilgili her türlü mücadeleyi ilkemiz olan kamu yararı adına sergilemek yönünde güçlü bir kararlılık ve ortaklık içerisinde olacağımızı kamuoyuna duyururuz.

TMMOB MİMARLAR ODASI

TÜRK SERBEST MİMARLAR DERNEĞİ 

İSTANBUL SERBEST MİMARLAR DERNEĞİ

İZMİR SERBEST MİMARLAR DERNEĞİ

MİMARLAR DERNEĞİ 1927 

MİMARLIK VAKFI